"Yerden bizim için bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız." dediler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kalu | dediler ki | |
2 | len | ||
3 | nu'mine | inanmayız | |
4 | leke | sana | |
5 | hatta | kadar | |
6 | tefcura | fışkırtıncaya | |
7 | lena | bize | |
8 | mine | -nden | |
9 | l-erdi | yeryüzü- | |
10 | yenbuan | bir göze |
Onlar,"Sen" dediler, "Bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız."
(İnkârcılar) şöyle demişlerdi: "Bizim için yerden bir kaynak fışkırtıncaya kadar sana asla inanmayacağız.
Dediler ki: "Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça seni onaylamayız."
"Yerden bizim için bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız." dediler.
(Mekkeli müşrikler) Dediler ki: "Bize yerden bir pınar fışkırtıncaya kadar sana asla inanmayacağız!*
Dediler ki: "Bize yeryüzünden bir kaynak fışkırtmadıkça sana inanmayız!"
Nitekim demişlerdi ki: "(Ey Muhammed!) Bize yerden kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.
Dediler ki: "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız!"
Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız."
Ve dediler: Biz sana asla inanmayız, ta ki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın,
Nitekim, "Ey Muhammed, bize yerden gözeler fışkırtmadıkça sana inanmayacağız" diyorlar,
(90-93) Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
Ve biz dediler: sana ıhtimali yok inanmayız, ta ki bizim için şu yerden bir menba' akıtasın
Dediler ki: "Yerden bize bir göze fışkırtmadıkça sana inanmayız!"
Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça (tefcürelena) sana kesinlikle / asla inanmayız."
"Biz, dediler, sana kat'iyyen inanmayız. Taki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın".
Dediler ki: Sen, bize yerden bir kaynak fışkırtıncaya kadar sana asla inanmayacağız.
-Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça asla sana inanmayacağız, demişlerdi.
Ve "Biz" dediler; "Sana asla inanmayacağız. Ta ki yerden bir pınar akıtasın.
Dediler ki: "Bizim için arzdan bir pınar fışkırtmadıkça sana asla iman etmeyeceğiz. "
Dediler ki: 'Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça sana inanmayız.'
"Yerden bizim için bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız." dediler.
And they said: "We will not believe to you until you cause a spring of water to burst from the land"
And they say: “We will not believe thee until thou cause a spring to gush forth from the earth for us,
They say, ‘We will not believe you until you make a spring gush out from the earth for us;
They said, "We will not believe you unless you cause a spring to gush out of the ground.
And they said: "We will not believe unto you until you cause a spring of water to burst out of the ground"
They said, "We will not acknowledge you until you cause a spring of water to burst from the land"